31 Aralık 2009 Perşembe

WD TV Live HD

aslında media player'lar konusunda çok fazla bilgim yok. sadece 7-8 sene önce ilk Divx'ler çıktığım geniş bir arşivim vardı.

yeni nesil formatlar codec'ler üzerinde fazla bir bilgim yok
forum sitelerinde WD TV Live HD yorumlarının çok iyi olmasından sebeple bu işe merak saldım ve aldım player'ı. hepsiburada

birkaç hayal kırıklığı yaşadım
belki de bunların hepsi çözülebilecek niteliktedir ama teknik bilgimin az olması ve forum sitelerini de araştıracak vaktimin olmamasından dolayı bu problemleri çözemedim
- Sony kamera (kasetli) görüntü aktarımı avi formatında ve 12 Gb büyüklük, oynatamadı
- wireless modeme bağladım ama netwokiçi notebook harddisklerine erişemedim
- youtube ve flicker sitelerine player üzerinden ulaşamadım

player'i iade ettim
ama bunların haricinde en yoğun *.mkv dosyalarını zorlanmadan oynatabildi
1080p görüntüler FullHD TV'de çok güzel ve izlemesi çok keyifli
unofficial ROM update ile torrent sitelerine girebiliyormuş (bu konuda bilgim oldukça az)

26 Aralık 2009 Cumartesi

doğurganlık oranı üzerine bir yazı

geçenlerde bir yazı okudum ve hoşuma gitti, paylaşmak istedim.

EkonomiG blog'unda Meryen Tekin'in yazısı (kaynak):
"Economist dergisinin Ekim 2009 tarihli nüshasındaki bir makale dikkatimi celbetti. Oldukça ilginç ve çarpıcı gerçeklere temas edilmiş. Katılmadığım pek çok nokta oldu. Yazıyı kısaca özetleyip kritiğini yapmaya calışacağım. Okuyucaların da yorumlarıyla iştirak etmeleri güzel bir tartışma ortamı oluşturabilir.

Fertilite oranı ya da doğurganlık oranı (Fertility rate) yaygın olarak kullanılan doğum oranından (Birth rate) farklı bir konsept. Doğum oranı bir yılda doğan bebek sayısının toplam nüfusa oranı, fertilite oranı ise 15-49 yaş arasındaki bir kadının sahip olduğu/olacağı ortalama çocuk sayısı olarak tanımlanıyor. En ideal(!) fertilite oranı ikame oranı olarak çevirebileğim “Replacement level of fertility” degeridir. Bu da 2.1 olarak hesaplanmis. Bu deger, nüfusun yavaşlayıp uzun vadede stabilize olmasını sağlayacak sihirli rakam olarak nitelendiriyor. Anne ve babanın yerini iki evlat alacak, ve bu sayede nüfus stabil kalacak. Rakamın 2 değil de 2.1 olma sebebleri ise çocukların ergenlik yaşına ulaşamadan ölme ihtimali ve yeni doğan cocuklar icinde kız çocuğu oranının %50 den az olması.

Fertilite oranı 1970lerde tamamı gelişmiş 24 ülkede bu oranın altındayken, bugün Afrika dahil bütün kıtalardan tam 70 ülkede bu rakamın altında. 1950’den 2000’e dünya genelinde fertilite oranı 6’dan 3’e düşmüş. 2010lu yıllarda dünya nüfusunun yarısının bu orana veya aşağısına ineceği, 2020lerde ise global fertilite oranının 2.1’ın altına düşeceği tahmin ediliyor. Bu büyük değişimde gelişmekte olan ülkelerdeki süreç çok etkili çünkü gelişmiş ülkeler 20. yüzyılın ilk yarısında zaten bu oranın altına düşmüş durumdaydı. Birkaç çarpıcı örnek : Bangladeş’te doğurganlık oranı 1980’den 2001’e 6’dan 3’e düşüyor. Aynı şey Mairitius’ta sadece 10 yılda (1963-1973) gerçekleşiyor. Derginin en heyecan verici bulduğu örnek ise İran. 1979’da kontolü ele alan yeni rejimin ülkede aile planlamasını yasaklaması sebebiyle 1984’de 7 ye çıkan doğurganlık oranı 2006’da ülke genelinde 1.9’a, başkent Tahran’da ise 1.5’e kadar düşüyor. Bu durum iyi eğitimli, hayattan farklı beklentileri olan, kadınların çalışma hayatına atıldığı yeni neslin rejime ve rejime bağlı eski kafalılara başkaldırısı olarak yorumlanıyor.

Yazıda zenginlik ve hayat standardı ile fertilite oranı arasında güçlü bir ilişki olduğuna dikkat çekiliyor. Gelişmiş, kişi başina düşen milli gelirin yüksek olduğu ülkelerde doğurganlık oranı fakir ülkelere kıyasla oldukça düşük. Yine hanehalkı düzeyinde yapılan araştırmalar da zengin ailelerin daha az cocuk sahibi olduklarını gösteriyor. Neyse ki bu negatif korelasyon fertilite oranındaki düşüşün zenginliğe sebep olduğu seklinde yorumlanmamiş. Tavuk yumurta ilişkisi gibi çift tarafli bir etkileşim olduğu dile getiriliyor. Yani az cocuğu olan aileler daha varlıklı oluyor, daha varlıklı ailelerin daha az çocuğu oluyor.

Peki doğurganlık oranını azaltmak ülke ekonomisine nasıl katkıda bulunuyor? 3 yolla bunun ülke ekonomisine faydası olacağı belirtiliyor: Doğurganlık oranındaki düşüş kadınların iş hayatına atılmasını kolaylaştıracak. Gelir daha fazla ve çocuk sayısı daha az olacağı için aileler daha fazla tasarruf yapabilecek, böylece ülkede yatırım için daha fazla kaynak olacak. Daha fazla yatırım ise daha hızlı büyüme ve zenginlik demek. Bu mantık yürütme doğal ve doğru görünse de ben tasarruf ile büyümeyi sağlayacak yatırım arasında bu kadar basit bir ilişki olduğunu düşünmüyorum. Çok basit bir data analizi daha hızlı büyüyen ya da zengin ülkelerin tasarruf oranının (Saving rate) sistematik olarak daha fazla olmadığını gösterecektir. Kaldı ki birçok az gelişmiş ülkede finansal sistem paradan para kazanma mantığı üzerine kurulu. Bu mantık yürütmenin ilk halkası olan daha çok kazancın daha çok tasarruf getireceği bile bence çok zayıf bir argüman. Ekstra gelirin tüketime değil de tasarrufa gideceği nerden malum. Meşhur consumption smoothing argümanıyla en azından bir kısmının birikime ayrılacağı söylenebilir ama bu daha ilk halkasından zayıf olan mantık yürütmedeki sakatlığı kurtarmaya yetmez.

İkinci olarak doğurganlıktaki azalma kişi başına düşen sermaye miktarını arttıracak. Mesela bir tarla babadan oğula geçtikçe bölünecek, sonuçta o kadar küçülecek ki artik verimsiz hale gelecek şeklinde bir örnek veriliyor. Tabi yine kişi başına düşen sermaye miktarı ile büyüme ve zenginlik arasındaki ilişki havada. Büyüme üzerine yazılan onlarca makale ve kitap ülkeler arasındaki gelir (Toplam veya kişi başina düşen milli gelir) ve büyüme farklılığının kişi başına düşen sermaye miktarındaki farklılıkla açıklanamayacağını gösteriyor (“Barriers to Riches” Parente and Prescott (2002), “Development Accounting” Hsieh and Klenow (2009 )).

Son olarak bu oranın düşmesi çocuk nüfusunu azaltmak anlamına geldiğinden çalışan nüfusa bağımlı olan toplam nüfus (Çocuklar ve yaşlılar) azalmış oluyor. Tabi uzun vadede bugünün çalışan nüfusu yaşlanıp da bugünün çocukları çalışan nüfus olduğu zaman durum tersine dönecek. Yazıda Avrupa örnek verilerek buna değinilmiş ama yeni nesil kadınların iş gücüne katılma oranları da fazla olacaktır denilip geçiştirilmiş ki bence bu hiç ikna edici değil. Şu anda yaşlanan Avrupa ve Japonyayı bekleyen en önemli sorun bu. Doğurganlık oranının 1 gibi cok vahim bir rakam olduğu Almanya hiç hoşlanmasa da göçmenlere muhtaç olacak.

Yazımı noktalarken Türkiye’de durum ne acaba diye düşünenler için aşağıdaki figürü ekledim. Görünen o ki biz de başarılı! komşumuz İran’dan geride değiliz. Bir de son olarak çocuk teşvikleriyle nüfusu kurtarmaya çalışan Fransa ve yine doğurganlık oranı yukarı doğru seyreden A.B.D yi karşılaştırma olması için ikinci figüre ekledim (Kaynak: OECD). Umarım bu yazıdan benim doğurganlık oranının azalmasından rahatsız olduğum veya buna karşı olduğum gibi bir sonuç çıkarılmaz. Neticede kişiler ne kadar çocuk sahibi olmak istediklerine karar verme hürriyetine sahip. Benim hoşlanmadığım nokta insanların kendi değer yargılarını (Çok saygın bir dergide bile olsa) birkaç figür ve tablo ile bilimsellik süsü vererek doğru olarak empoze etmeye çalışmaları. Bu konu benim uzmanlık alanım değil ancak ülkemizde yaşanan sürecin uzun vadede önemli sonuçları olacağı öngörülüp bu konunun her yönüyle ele alınacağı ciddi çalışmalar yapılması gerektiğini düşünüyorum.





23 Aralık 2009 Çarşamba

film - avatar

2 sene bekledim
düm istinyepark IMAX salonunda izledim ama koltuğumuz önden 2. sıradaydı :(
muhteşem, çok keyif aldım.
James Cameron'un hayal gücü inanılmaz
çok az sayıda film yaptı ama neredeyse her filmi teknik ve hayal gücü olarak çok üst seviyede
nasıl bir dünya yaratmış, bu nasıl efektlerdir
beklediğime değdi
Titanic'ten 12 yıl sonra çok üst düzeyde bir film
tavsiye ederim, sinemada 3 boyutlu izledin.
DVD yada TV ile heba etmeyin güzelim filmi :)

imdb notu 8.9 (53.000 oylama ve en iyi filmler sıralamasında 22'de)

satranç - istanbul yaş grupları birinciliği

cuma-cumartesi-pazar feshanede yapıldı.
10 klasmanda yaklaşık 850 sporcu katıldı
8 yaş genel - 8 yaş bayan
10yaş genel - 10 yaş bayan
12 yaş genel - 12 yaş bayan
14 yaş genel - 14 yaş bayan
16 yaş genel - 16 yaş bayan
ben diğer 5 hakem arkadaşımla beraber 8 yaş genel klasmanındaydık.
çok yorulduk ama keyifliydi.
8 yaş çocukların masumluğu... :)
"hakem gelsene"
"hakem abi ben mat oldum"
"hakem bu harfi öğrenmedim yazamıyorum"
"hangi masada oturduğumu bilmiyorum"
"yapacak hamle bulamıyorum yardım etsene"
"öndeyim di mi"

umarım benim çocuklar da bu abileri kadar olur, özgüvenleri gelişir vs

17 Aralık 2009 Perşembe

sigara yasağı üzerine

Kapalı mekanlarda sigara yasağı 19 Mayıs 2008 tarihinden itibaren hayatımızda.
19 Temmuzda ise kapsamı genişletilmiş ve tüm kapalı mekanlarda (restoran ve cafeler de kapsama dahil edildi) yasaklanmıştır.

Arkadaşımla akşam geç vakitte Taksimde Şişili tarafına giden Cumhuriyet Caddesi üzerinde otobüs durakların olduğu yerde adını hatırlayamadım bir cafe'de oturduk.
İçeri girdiğimizde sigara dumanı vardı.
Masalarda da küllük.
Herkes rahatça sigara içiyordu. şaşırdığımı söyleyebilirim.
Yasağın Taksimin göbeğinde delindiğini görmek de üzücüydü.
Aslında vadandaşlık sorumluluğu bilinci ile bu işletmeyi şikayet etmem gerekirdi, ama sanırım o bilinç bende çok gelişmedi :(

konu ile ilgili arayabilinecek telefonlar:
polis: 155
jandarma: 156
zabıta: 153
alo sabim: 184 (Sağlık Bakanlığı)
İstanbul Gündüz İrtibat Tel: 0212 453 39 35 (irtibat ofisi)
İstanbul Gece İrtibat Tel: 0212 453 08 81 (irtibat ofisi)
kaynak: http://www.havanikoru.org.tr

satranç hakemliği ve hamallık

daha önce satranç hakemin neler yaptığı konusunda kısa bir yazı yazmıştım
bir ekleme yapmak istiyorum
- hamallık

Bugün başlayacak olan İstanbul Yaş Grupları Birinciliği hazırlığı kapsamında dün akşam feshanedeydik. saat 17:30 mekana gittik ve mekandan ayrılmamız saat 24:00'ü buldu.
6.5 saatte ne yaptık?
- 900 oyuncu için yaklaşık 900 sandalye
- 450 masa kuruldu, temizlendi, silindi (ki malzemeler 3 kamyon olarak geldi ve bunların salona taşınması, masaların monte edildi ve yerine kuruldu)
- 450 satran saati kutularından çıkarıldı, pilleri değiştirildi, kurulumu yapıldı ve masalara dağıtıldı
- 450 masa numarası hazırlandı
- 450 satranç takımı masalara dizildi
- masalara notasyon kağıtları dağıtıldı
- duyuru panoları hazırlandı, duyurular asıldı
- Bayrak, Atatürk posteri ve TSF flaması asıldı
- ve diğer birçok ıvır zıvır

12 Aralık 2009 Cumartesi

Türkiye'nin kredi notu

Fitch 3 Aralıkta Türkiye'nin kredi notunu yükseltti
Döviz cinsinden uzun vadeli kredi notu BB-'den BB+'ya yükseldi
Yerel para cinsinden uzun vadeli kredi notu da BB'den BB+2ya yükseldi.

S&P'deki notu BB-
Moody's'deki notu ise Ba3

kısaca bu 3 şirketin verdiği kredi notu anlamları
S&P
yatırm yapılabilir: AAA, AA, A, BBB
yatırım yapılması riskli: BB, B, CCC, CC, C, CI, R, SD, D, NR
Moody's
yatırm yapılabilir: Aaa, Aa1, Aa2, Aa3, A1, A2, A3, Baa1, Baa2, Baa3
yatırım yapılması riskli: Ba1, Ba2, Ba3, B1, B2, B3, Caa1, Caa2, Caa3, Ca, C
Fitch
yatırm yapılabilir: AAA, AA, A, BBB
yatırım yapılması riskli: BB, B, CCC, CC, C, D, NR

7 Aralık 2009 Pazartesi

film - 2012

çok beklentim olmadan gittim filme.
3. haftası olup cuma gecesi saat 11'de boş bir salon beklerken zar zor yer bulabildim palladium'da.

Film, Roland Emmerich filmi olunca, aklıma; bol aksiyon, büyük bir bütçe, görkemli sahneler ve komik derecede absürd senaryo gelir.
2012 de aynı cinsten klasik bir Roland Emmerich filmi.
muhteşem efektler var, eğer zamanınız ve paranız var ise DVD'de heba etmeyin bu görüntüleri, sinemada tadını çıkarın.
o sahneleri nasıl çektiklerini insan gerçekten merak ediyor.
son yarım saatteki o duygusal sahneler ise oldukça kötü ve rahatsız ediciydi.
sanırım çekimlerden dolayı IMDB'den yüksek not almış 6.3/10
6.3 aslında yüksek bir not değildir ama konu bu yönetmen olunca genelde filmlerinin puanı çok yüksek değildir.
kaynak: http://www.imdb.com/title/tt1190080/

yüksek bütçeli olan bu filmin yaklaşık maliyeti 200 milyon USD
hasılatı ise (bugün itibariyle) ABD'de 148 milyon USD olmak üzere toplam 600 milyon USD'dir
kaynak: http://www.boxofficemojo.com/movies/?id=2012.htm

Roland Emmerich'in yönettiği diğer filmler
10.000 BC.............................(2008 - IMDB 4.9/10)
The Day After Tomorrow.......(2004 - IMDB 6.3/10)
The Patriot............................(2000 - IMDB 6.8/10)
Godzilla................................(1998 - IMDB 4.8/10)
Independence Day.................(1996 - IMDB 6.5/10)
Stargate.................................(1994 - IMDB 6.7/10)
Universal Soldier....................(1992 - IMDB 5.5/10)

3 Aralık 2009 Perşembe

satranç hakemi nedir, neler yapar

Satranç hakemleri, TSF'nin belirlediği kurallar çerçevesinde hakemlik yetkileri alarak (kokart) turnuvalarda görev alırlar.

- aday hakem
- il hakemi
- ulusal hakem
- fide hakemi
- uluslararası hakem

turnuvanın sağlıklı olması ve FIDE normlarına uygun olarak oynanmasını sağlar
- odanın ısıtma, aydınlatma, havalandırma, dinlenme yerlerinin ayarlanması
- oyun için gerekli malzemelerinin (tahta, taşlar, notasyon kağıtları vs.) temini
- taşların dizilmesi, kimin kimle hangi masada oynayacağı, standartlara uygun taşlar ve doğru dizilimler
- gösterim tahtaların hazırlanması, yarışma yönergesi, kuralların oyunculara bildirilmesi, panolara asılması, teknik toplatı yada diğer toplantılara başkanlık etmek
- maç sonuçlarının alınması
- satranç saat kontrolü
- anlaşmazlık, tartışmaları önlemek maçların rahat bir şekilde oynanmasını sağlamak, oyuncuların kurallara uymalarını temşn etmek
- hamlelerin yazılmasını sağlamak
- maç sonuçlarının yayınlanması, eşitlik bozma
- hakem dilekçeleri, ceza kararları, yarışma sonuçlarının belli raporlar dahilinde merkez hakem kuruluna gönderilmesi


kaynak: TSF hakem talimatı

1 Aralık 2009 Salı

AB üç ülkeye vize kaldırdı

AB İçişleri ve Adalet bakanları, Sırbistan, Karadağ ve Makedonya vatandaşlarının Schengen ülkelerine vizesiz girebilmesini onayladı.